1. | fe lemmâstey'esû | : artık umutlarını kestikleri zaman |
2. | min-hu | : ondan |
3. | halasû | : ayrıldılar, bir kenara çekildiler |
4. | neciyyan | : fısıldaşarak, gizli konuşarak |
5. | kâle | : dedi |
6. | kebîru-hum | : onların büyüğü |
7. | e lem ta'lemû | : bilmiyor musunuz |
8. | enne | : olduğunu |
9. | ebâ-kum | : sizin babanız |
10. | kad | : olmuştu |
11. | ehaze | : aldı |
12. | aleykum | : sizden |
13. | mevsikan | : misak (misaklar) |
14. | min allâhi | : Allah'tan |
15. | ve min kablu | : ve önceden, daha önceden |
16. | mâ ferrattum | : yaptığınız kusur |
17. | fî yûsufe | : Yusuf için, Yusuf hakkında, Yusuf'a |
18. | fe len ebraha
(bereha) | : artık asla ayrılmam
: (ayrıldı) |
19. | el arda | : yer (burası) |
20. | hattâ | : oluncaya kadar |
21. | ye'zene | : izin verir |
22. | lî ebî | : bana babam |
23. | ev | : veya |
24. | yahkumu allahu | : Allah hüküm verir |
25. | lî | : benim için |
26. | ve huve | : ve o |
27. | hayru el hâkimîne | : hüküm verenlerin en hayırlısı |