1. | ve iz | : ve olmuştu, olduğu zaman |
2. | kultum (iz kultum) | : siz dediniz (siz demiştiniz) |
3. | yâ mûsâ | : ey Musa |
4. | len nasbirâ | : sabredemeyiz |
5. | alâ taâmin | : yemeğe |
6. | vâhidin | : tek, bir |
7. | fe ud'u | : öyleyse, artık dua et |
8. | lenâ | : bizim için, bize |
9. | rabbe-ke | : senin Rabbin |
10. | yuhric | : çıkarsın |
11. | lenâ | : bizim için, bize |
12. | mimmâ (min mâ) | : şey(ler)den |
13. | tunbitu | : yetiştirir |
14. | el ardu | : arz, yeryüzü, toprak |
15. | min bakli-hâ | : onun baklagillerinden |
16. | ve kıssâi-hâ | : ve onun salataları |
17. | ve fûmi-hâ | : ve onun sarımsağı |
18. | ve adesi-hâ | : ve onun mercimeği |
19. | ve basali-hâ | : ve onun soğanı |
20. | kâle | : dedi |
21. | e testebdilûne | : değiştiriyor musunuz |
22. | ellezî | : o ki, ki o |
23. | huve | : o |
24. | ednâ | : daha düşük, daha değersiz |
25. | billezî (bi ellezî) | : onunla ki |
26. | huve hayrun | : o hayırlı, o daha hayırlı |
27. | ihbitû | : inin |
28. | mısran | : büyük bir şehir veya Mısır ülkesi |
29. | fe | : o zaman, böylece, öyle ise |
30. | inne lekum | : muhakkak ki sizin için, size |
31. | mâ | : şey(ler) |
32. | seeltum | : siz istediniz |
33. | ve duribet | : ve vuruldu (damga) |
34. | aleyhim | : onların üzerine |
35. | ez zilletu | : zillet, hakirlik, alçaklık ve aşağılık |
36. | ve el meskenetu | : ve düşkünlük, fakirlik, sefalet |
37. | ve bâu | : ve uğradılar |
38. | bi gadabin | : gazapla, öfkeyle |
39. | min allâhi | : Allah'tan |
40. | zâlike | : işte bu |
41. | bi | : ile |
42. | enne-hum | : onların olduğu |
43. | kânû | : oldular |
44. | yekfurûne | : inkâr ediyorlar |
45. | bi âyâtillâhi (âyâti allâhi) | : Allah'ın âyetleri |
46. | ve yaktulûne | : ve öldürüyorlar |
47. | en nebiyyîne | : peygamberler |
48. | bi gayri | : olmaksızın |
49. | el hakkı | : hak |
50. | zâlike bi mâ | : işte bu şey sebebiyle, dolayısıyla |
51. | asav | : isyan ettiler |
52. | ve kânû | : ve oldular |
53. | ya'tedûne | : haddi aşıyorlar |
AÇIKLAMABismillâhirrahmânirrahîmAllahû Tealâ burada İsrail kavminin bir isyanını anlatmaktadır. Allahû Tealâ İsrail kavmini, buzağıya taptıkları için 40 yıl Arap çöllerinde dolaştırdı. Bu süre içerisinde onlara yemeleri için bıldırcınla, kudret helvası verdi. Bir süre sonra kavim isyan etti. bıldırcın ve kudret helvası yemek istemediler. Tek bir çeşit gıdayla yaşamak istemediler.
O gıdaları seçen, Allah'tır. Bıldırcın ve kudret helvası vitaminleri ve her türlü faktörü içerir. Allah seçtiği bu gıdaları yemeğe devam edenleri, 40 yıl sağlıklı tutmayı sağlamıştır. ama onların nefsleri isyan etmiştir. Hz. Musa da onlara Allah'ın hakikatini söylemiştir. kıymetli olanı kıymetsiz olanla değiştirmemelerini istemiştir. ancak isyanları sebebiyle Allah tarafından gazaba uğramışlardır. Gazaba uğramalarının bir sebebi de peygamberlerini evvelki devrelerde haksız yere öldürdükleri ve Allah'ın âyetlerini inkâr ettikleri içindir:
2/BAKARA-87:
Ve lekad âteynâ mûsâl kitâbe ve kaffeynâ min ba’dihî bir rusuli ve âteynâ îsâbne meryemel beyyinâti ve eyyednâhu bi rûhil kudus(kudusi), e fe kullemâ câekum resûlun bimâ lâ tehvâ enfusukumustekbertum, fe ferîkan kezzebtum ve ferîkan taktulûn(taktulûne). Andolsun ki, Biz, Musa’ya kitap verdik ve ondan sonra ardarda resûller gönderdik. Ve Meryem’in oğlu İsa’ya beyyineler (açık deliller) verdik ve onu Ruh’ûl Kudüs ile destekledik. Öyle ki, nefslerinizin hoşlanmadığı
bir şeyle gelen resûle karşı, her defasında kibirlendiniz. Bu sebeple bir kısmını yalanladınız ve bir kısmını da öldürüyorsunuz.
Burada insanların azmaları, nefslerine, şeytana tâbî olmaları söz konusudur. Nefsin afetlerine şeytan kumanda eder. Her yanlış davranışta şeytan kumandandır. Farkında olarak da olmadan da insanı o yanlış davranışı işlemeye götüren iblistir. Kim peygamberlerini öldürmüşse onlar haddi aşan isyankâr kavimlerdir.
Allah'ın hidayete erdirmeyi dilemediği insanlar isyan etmiş olan insanlardır, yeryüzünde fesat çıkaranlardır. Allah'ın emirlerini hem yerine getirmeyenler hem de başkalarını da yerine getirmekten men edenlerdir. Allahû Tealâ 12 defa ruhun ölmeden evvel Allah'a ulaşmasını emretmektedir. Ve isyan edenler insana hayat veren şeyin ruh olduğunu, ruh alındığında ölüneceğini söylerler. Bu söylemle amel edilirse, dünya üzerinde yaşayan hiçbir insanın fizik vücudunu, ruhunu, nefsini ve iradesini Allah'a teslim etmesi mümkün değildir. Allah'ın her söylediğine "hayır öyle değildir" demek, Allah'ın âyetlerini inkâr ve Allah'a isyan etmek demektir.