MÂİDE Suresi 21. ayeti dinle
  • 5/MÂİDE - 21

يَا قَوْمِ ادْخُلُوا الْأَرْضَ الْمُقَدَّسَةَ الَّتِي كَتَبَ اللَّهُ لَكُمْ وَلَا تَرْتَدُّوا عَلَىٰ أَدْبَارِكُمْ فَتَنْقَلِبُوا خَاسِرِينَ
Yâ kavmidhulûl ardal mukaddesetelletî keteballâhu lekum ve lâ terteddû alâ edbârikum fe tenkalibû hâsirîn(hâsirîne).
“Ey kavmim! Allah’ın sizin için farz kıldığı kutsal yere girin ve (düşmandan kaçıp) arkanıza dönmeyin. İşte o zaman hüsrana uğrayanların haline dönersiniz.”

1.yâ kavmi udhulû: ey kavmim girin
2.el arda: yere
3.el mukaddesete: mukaddes, kutsal
4.elletî ketebe allâhu: ki onu Allâh (c.c.) yazdı, takdir etti, farz kıldı
5.lekum: sizin için, size
6.ve lâ terteddû: ve dönmeyin
7.alâ edbâri-kum: arkanıza
8.fe: işte o zaman
9.tenkalibû: inkilâb edersiniz, bir halden başka bir hale dönüşürsünüz, dönersiniz
10.hâsirîne: hüsrana uğramış olanlar


AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm
Hz. Musa'nın “Ey kavmim, bu kutsal yere girin çünkü Allahû Tealâ bunu üzerinize farz kıldı. Sakın arkanızı dönmeyin yani düşmandan kaçmayın yoksa o zaman hüsrana uğramış bir hüviyete dönüşürsünüz.” dediğini Allahû Tealâ bu âyette açıklıyor.

5/MÂİDE-24: Kâlû yâ mûsâ innâ len nedhulehâ ebeden mâ dâmû fîhâ fezheb ente ve rabbuke fe kâtilâ innâ hâhunâ kâıdûn(kâıdûne).
(Onlar); “Ey Mûsâ, muhakkak ki biz onlar orada olduğu sürece ebediyen, asla oraya girmeyiz. Artık Sen ve Rabb'in gidin, böylece ikiniz savaşın, biz mutlaka burada otururuz.” dediler.
Âyetlerin devamında Mâide-24'te belirtildiği gibi Allah yolunda savaşın İsrailoğulları'nın farz kılınmasına rağmen Allah'ın emrini yerine getirmeyerek isyan etiklerini davranışlarından anlıyoruz. Bu âyette “Arkanıza dönmeyin.” demekle Allahû Tealâ düşmanla olan savaştan kaçmayın buyuruyor. Savaştan kaçmanın cehennemle cezalandırıldığını "hüsrana uğramış" olursunuz ifadesinden anlıyoruz. Çünkü hüsranda olan herkesin gideceği yerin cehennem olduğunu Allahû Tealâ Mu'minûn Suresinin 103. âyet-i kerimesinde belirtiyor.

23/MU'MİNÛN-103: Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum fî cehenneme hâlidûn(hâlidûne).
Ve kimin mizanı (sevap tartıları) hafif gelirse, işte onlar, nefslerini hüsrana düşürenlerdir. Onlar, cehennemde ebediyyen kalacak olanlardır.