SOHBETİN ADI: CUMA VAAZI
TARİHİ: 20.10.2006
Eûzubillâhimineşşeytanirracîm, bismillâhirrahmânirrahîm.
Yüce Rabbimize sonsuz hamd ve şükrederiz ki; hem bir Ramazan gününde hem de bir cuma gününde Allahû Tealâ bizleri birlikte kıldı. Ramazan’ın bildiğiniz gibi son cuması. Allah’a sonsuz hamd ve şükrederiz, Ramazan’ın son cumasına bizleri ulaştırdığı için.
Sevgili kardeşlerim, cuma günü İslâm’da bildiğiniz gibi özel bir gündür. Haftanın en üstün günü cuma günüdür. Cuma günü toplanma söz konusudur. Hani eskiden televizyonların, uyduların falan olmadığı devirde insanlar haber almak için hep camiye koşarlardı. Haberler orda alınır verilirdi. Herkes birbirinden kendi çevresine ait olan şeyleri vererek, başkasının bulunduğu çevrelerde olanları onlardan öğrenerek haberler kulaktan kulağa yayılırdı. Cuma günleri…
İcma kelimesi, cuma kelimesi, mecmua kelimesi hep aynı kökten gelmiştir; toplanma demek, bir araya gelmek demek, bir arada olmak demek, bir meclis oluşturmak demek.
Öyleyse sevgili kardeşlerim, şimdi duralım ve düşünelim: Bir cuma gününde Allahû Tealâ bizleri gene bir araya getirdi. Ne yapmamız lâzım? Allah’a hamdetmemiz lâzım, Allah’a şükretmemiz lâzım. Neden? Neden Allah’a hamdedeceğiz, neden şükredeceğiz? Sevgili kardeşlerim, düşünebiliyor musunuz? Dünyada insanlar İslâm’ı tamamen unutmuşlar. Allahû Tealâ bize İslâm’ı öğretti. Siz de İslâm’ı öğrendiniz. İslâm’ı öğrenen nadir topluluklardan birisiniz. Bırakınız her şeyi bir tarafa, sadece bu bile Allah’a ne kadar şey, ne kadar çok hamd ve şükretmemiz gerektiğini ifade etmez mi?
Dünya, İslâm’ı İslâm’ın 5 şartına bağlamış. Diyorlar ki: “Orta yol budur,” diyorlar, “arkadaş. Namaz kılacaksın, oruç tutacaksın, zekât vereceksin, hacca gideceksin, bir de kelime-i şehâsdet getirdin mi ‘lâ ilâhe illâllah muhammedun resûlullah’ dedin mi, doğru posta cennettesin arkadaş.” Pardon, yanlış söyledim! “Evvelâ Allahû Tealâ seni cehenneme alır, hafif tertip kavurur günahların için. Leblebi gibi kavrulduktan sonra hop, seni cennete alır. Ondan sonra sonsuza kadar cennette kekâ keyif sürersin.” İşte böyle. İnsanlar bu istikamette sevgili kardeşlerim, ne kadar büyük yanlışların, ne kadar büyük hataların içine girmişler. Şimdi düşünüyorum, 14 asır evvel dünya üzerinde İslâm yaşandı. Hangi İslâm yaşandı? Kur’ân’daki İslâm yaşandı. Hangi standartlarda yaşandı? 7 safha 4 teslimiyle yaşandı.
*Bütün sahâbe üzerlerine farz olan Allah’a ruhlarını ulaştırmayı dilediler; 3 basamak.
*Sonra mürşide tâbî olmak. Kâinatın gelmiş geçmiş en büyük mürşidine tâbî oldular; Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e; 14. basamak.
*Hepsi ruhlarını Allah’a ulaştırdı, teslim etti; 21. basamak.
*Sonra fizik vücutlarını teslim ettiler; 25. basamak.
*Sonra nefslerini teslim ettiler; 26. basamak.
*Sonra muhlis oldular; 27. basamak.
*Nihayet iradelerini de Allah’a teslim ettiler; 28. basamak.
Hepsi farz mı? Hepsi farz. A’dan Z’ye, Allah’a ulaşmayı dilemekten iradenin teslimine dek, 7 safhanın 7’si de farz. Kur’ân’da farz mı? Farz. İncil’de farz mı? Farz. Tevrat’ta farz mı? Farz. Bütün sahâbe gerçekleştirmişler mi? Bu Kur’an’daki farzı, 7 safhanın 7’sini de gerçekleştirmişler.
Kur’ân-ı Kerim âyetlerle kesin şekilde ispat ediyor ki; 14 asır evvel Peygamber Efendimiz (S.A.V) ve O’nun sahabesi Kur’ân’daki İslâm’ı dört dörtlük olarak yaşamışlar; 7 safha 4 teslim. Sonra ceddimiz Osmanlı yaşamış. Yükselme devresi boyunca dünyada İslâm’ı en yüksek seviyede yaşayan topluluk. Sonra bugüne gelmişiz. Bugün de biz yaşıyoruz. Allah bize Kur’ân’ı öğretti sevgili kardeşlerim. Orada insanların unutmuş olduğu, insanları kurtuluşa ulaştıracak ne varsa onları öğrendik.
Eğer bu 7 safha ve 4 tane teslim; ruhun, vechin, nefsin ve iradenin teslimi Kur’ân’da farzsa, bütün sahâbe Peygamber Efendimiz (S.A.V)’le birlikte 7 safhayı da yaşamış, 4 tane teslimlerini de gerçekleştirmişlerse ve bugün İslâm ülkelerinde artık bunların hiçbirisi yaşanmıyorsa, İslâm’ı İslâm’ın 5 şartına teslim etmişlerse o zaman konunun arkasında yatan şeytanî sonuca dikkatinizi çekmek istiyorum. Şeytan insanları en çok tuzağa düşürmeye çalışan, insanlardan en çok nefret eden mahlûktur. Neden olduğunu biliyorsunuz. Allahû Tealâ’nın huzurundan Âdem (A.S) yüzünden kovuldu iblis ve insanlara düşman oldu. Ne yapması lâzım? İnsanların da büyük kısmını kendisiyle beraber cehenneme sürüklemesi lâzım.
Bu İslâm’ın 7 safha, 5 safha dediğimiz şey, aslında kimin 7 safha, 5 safhası? Hz. İbrâhîm’in 7 safha, 5 safhası. Kimin? Âdem (A.S)’ın. Kimin? Âdem (A.S)’dan sonra sıraya bakalım: Kur’ân’da Şûrâ Suresinin 13. âyet-i kerimesinde Hz. Nuh’dan başlıyor olay.
42/ŞÛRÂ-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).
Hz. Nuh, Hz. İbrâhîm, Hz. Musa, Hz. İsa ve Peygamber Efendimiz (S.A.V); ulûl’azm peygamberler. 5 tane ulûl’azm peygamber, insanları kurtuluşa ulaştırmak sadedinde Allah’ın şartlar ne olursa olsun azmettirdiği peygamberler.
Sevgili kardeşlerim, hiç değişmemiş ki Allahû Tealâ’nın statüsü. İlk insan olan Âdem (A.S) zamanında insanlar kerpiçten evler yapıyorlardı, evlerde yaşıyorlardı. Buğdayı biliyorlardı, ekmek yapıyorlardı. Yani ilkel şartlar içinde de olsa medenî bir havanın içinde yaşıyorlardı. Hâlbuki bize ne öğrettiler okullarda? Yontma taş devri, cilâlı taş devri, bilmem ne taş devri, mağara adamlarından başlayan bir hayat.
Sevgili kardeşlerim, mağara adamları devri yaşandı mı? Elbette yaşandı ama başlangıçta mı yaşandı? Hayır, başlangıçta yaşanmadı. Dünyada atom savaşlarının iki tarafı da felce uğrattığı, her tarafta atom bombalarının patlatıldığı ve insanların o patlayan atom bombaları içinde kalıp da sağ kalanlarının; konuşamayan, insanlara, birbirlerine dertlerini anlatamayan, ancak mağaralarda yaşayacak olan; çünkü bütün ülkeler mahvedilmiş durumda ve ondan sonra da çıkmış yontma taş devri, cilâlı taş devri.
Sevgili kardeşlerim, eğer Âdem (A.S)’la beraber yaşayanlar medeniyeti yaşamışlarsa bütün olaylar onlardan sonra gelen olaylar değil mi? Bütün olaylar onlardan sonra gelen olaylar. Peki, gerçekten bu devirler yaşanmış mı? Evet, yaşanmış. İşte ne diyorlar o insanlara? Antropolejist. Öyle diyorlardı galiba. “Antropolojist” diyorlar insanlara. Bu insanlar araştırma yapmışlar, yapmışlar, yapmışlar demişler ki: “Evvelâ yontma taş devri oldu. Ondan sonra cilâlı taş devri, ondan sonra bilmem ne taş devri. İnsanlar adım adım medeniyete ulaştılar.” Sonra o adamların yaşadığı, o insanların yaşadığı mağaraları inceliyorlar. Aa! Mağaralarda helikopter resmi var.
Sevgili kardeşlerim, insanlarla tarih arasındaki buluşma köklü bir incelemeden sonra ortaya çıktı ki o yontma taş, cilâlı taş devirlerinden önce de hayat vardı, hem de en üst seviyede medenî bir hayat.
Ne olmuş? Şu kâinatta teknik açıdan en ilerde olan ülke ya da dünya diyelim, sanmayın ki sadece biz hayattayız, insan olarak sadece bu dünyada yaşayanlar, bizler insanız. Sevgili kardeşlerim, Allahû Tealâ tam 19 âyet-i kerimede “Göklerde yaşayan insanlar, yerde yaşayan insanlar ve onların ikisinin arasında yaşayan insanlar.” diyor.
50/KAF-38: Ve lekad halaknes semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ fî sitteti eyyâmin ve mâ messenâ min lugûb(lugûbin).
Ve andolsun ki, gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yarattık. Ve Bize (hiç)bir yorgunluk dokunmadı.
30/RÛM-26: Ve lehu men fîs semâvâti vel ard(ardı), kullun lehu kânitûn(kânitûne).
Ve göklerde ve yerde bulunan herkes, O’nundur. Hepsi O’na kanitindir.
Binlerce gezegende hayat olduğundan emin olabilirsiniz. İşte o gelen UFO’lar, bizden çok daha yüksek bir medeniyetin varlığını ifade ediyor. Var mı? Kesin. Adamlar ışık hızının ötesine ulaşmayı başarmışlar. Başarınca ne olur? Hiiç! O hava gemisini göremezsiniz. Bu âlemin malı olmadığı için, bu âleme ait olmadığı için o artık görünmez olur. Ve işte sonsuz uzaklıklardan bizim dünyamıza kadar gelebilen bu insanlar, onlar da bizim gibi insan ama ışık hızının ötesine geçmeyi, sonsuz hıza ulaşmayı başarmışlar adamlar.
Sevgili kardeşlerim, dünya adı verilen bu gezegen de o sonsuz sayıdaki hayat olan, insanlar yaşayan gezegenlerden sadece bir tanesi. Ve bu gezegende de bundan binlerce sene evvel şimdikinden çok daha üst seviyede bir medeniyetin var olduğu kesin. Nerden biliyoruz? İşte bakınız ne oldu? Piramitlerin kaç metreydi yüksekliği? 18 metre yüksekliğindeki tavanında bir resim bulundu. Bundan 5 bin yıl evvel inşa edilmiş olan, piramitin 18 metre yüksekliğindeki tavanında bir resim bulundu ve şok tesiri yaptı herkeste. Neymiş o resim? Hiiç! Resimde uçan daire resmi var, helikopter resmi var, uçak resmi var. Bugün ulaşabildiğimiz ve ulaşamayıp sadece görebildiğimiz, bir anda gözden kaybettiğimiz uçan daireler de orada yer almış. İnsanların bundan asırlarca evvel, 5 bin sene evvel bunlarla haşır neşir olduklarını öğreniyoruz.
Öyleyse her atom savaşı bütün dünyayı yok eden, bütün dünyadaki insanları konuşamaz derecede tesir altına alan, çok büyük bir kesimini mutlak olarak öldüren, iki tarafın da atom bombasını kullandığı savaşlar; onların neticesinde mağara insanları.
İşte Allahû Tealâ Âdem (A.S)’ı insan olarak yaratıyor, yeryüzünde halife olarak. Kimin halifesi? Allah’ın yeryüzündeki halifesi, Allah’ın yeryüzündeki gölgesi. Allah’ın dizaynına paralel bir muhtevaya baktığımız zaman şunu görüyoruz sevgili kardeşlerim: İnsanlık Âdem (A.S) ile beraber başlamış, medeniyet de o zaman başlamış. Sonra bildiğiniz savaşlar olmuş.
Gene piramitlerle alâkalı bir başka konu: Ne zaman hırsızlar Tutankhamun’un mumyasının bulunduğu kesime girmişlerse birçok insanın öldüğünü görüyoruz. Ölüm sebebi araştırılıyor. Atomların vücuda getirdiği bir ölüm olayı yani radyasyon. Mumyalar radyasyonlu bir sistemle korunuyor. Kim cesaret ederse oraya gelip oradaki bir şeyleri çalmaya, çalanlar radyasyonla ölüyorlar. Öldüren nesnenin radyasyon olduğu kesinleşmiş durumda. Yani bundan 5 bin sene evvel onlar atomun bütün sırlarına hâkimdiler.
Sevgili kardeşlerim, onun için Allahû Tealâ’nın söylediğine dikkatle bakın: “Yerlerdeki insanlar, göklerdeki insanlar, onların ikisinin arasındakiler.”
Şu kâinat dediğimiz sistem insan aklının ulaşabileceği standartların çok ötesini ifade eder; sadece fizik standartlarda hayat olan sistemleri düşündüğümüz zaman. 100 milyar galaksiden bahsediliyor. Ortalama standartlarda her birinde 100 milyar yıldız. Varın hesap edin; insanların var olma ihtimalinin yüksekliğini.
Sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım, Allah’a sonsuz hamd ve şükrederiz ki; Allah bizlere doğru bilgiyi öğretti. İnsanların yaptığı yanlışlıklar onlara ait ama biz doğru bilgilerden, Allah’ın bize öğrettiği doğru bilgilerden hareketle hedefe gidenleriz. Öyleyse her şeyimiz bugünün ilminden farklı olacak.
Allahû Tealâ’nın huzurunda hepinize mutluluklar diliyorum sevgili kardeşlerim, can dostlarım ve cuma namazını kılmak üzere huzurlarınızdan ayrılıyorum inşaallah.
Esselâmu aleykum ve rahmetullâh ve berekâtuhu.
İmam İskender Ali M İ H R