}
Mürşidler 2 (Tasavvuf Sohbetleri 4) 10.07.1992
Mp4 Mp3 Link

Sohbet Kodu: 90008

 

SOHBETİN ADI: MÜRŞİDLER 2 (Tasavvuf Sohbetleri- 4)
TARİHİ: 10.07.1992

Olur, o zaman bu kişi ortada kalır. Ne yapması lâzım? Hacet namazını hemen kılması lâzım ve Allah’tan hayatta olan kendi mürşidi kimse; eski mürşidinin yerine geçecek olan mürşidi, onu Allah’tan sorması lâzım ve mutlaka sorduğu mürşidine ulaşması lâzım. İşte ancak o zaman kişinin kendisine düşen görevi yapmış olması söz konusudur. Mademki söylediğimiz 4 grup âyet-i kerime mürşidin de hayatta olmasını gerektiriyor, müridin de hayatta olmasını gerektiriyor; eğer bunlardan bir tanesi hayattaysa, mürid hayattaysa mürşid hayatta değilse bu ikili gerçekleşemez. Karşılıklı 2 tane unsur tahakkuk edemez ve irşad olayı gerçekleşemez.

Öyleyse Allahû Tealâ ve Tekaddes Hazretlerinin indinde mürşidin de müridin de mutlaka hay olması gerektiği cihetle bir insan mürşidi öldüğü takdirde ne yapacaktır? Hemen hacet namazını kılacaktır, yeni mürşidini Allah’tan soracaktır ve Allah mutlaka o kişiyi mürşidine ulaştıracaktır.

SORU: Sayın Hocam, şimdi mürşidi bulmak için mutlaka hacet namazı kılmamız gerekiyor diyelim. Hacet namazı nasıl kılınır? Ve bunun diğer namazlardan farkı nedir?

CEVAP: Evet, hacet namazı diğer namazlardan 2 büyük farklılık gösterir.

Birincisi: Normal namazın abdesti normal abdesttir ama hacet namazının abdesti boy abdestidir. Öyleyse daha abdestte farklılık var.

İkincisi: Bütün namazlar da biz insanlar Fâtiha Suresinden sonra bir zammı sure okuruz. Hâlbuki hacet namazında Fâtiha’dan sonra 1. rekâtta 3 tane Âyet-el Kursî okunur. 2. rekâtta Fâtiha’dan sonra İhlâs, Felâk, Nâs okunur; gene 3 tane zammı sure. 3. rekâtta Fâtiha’dan sonra gene İhlâs, Felâk, Nâs; gene 3 tane zammı sure. 4. rekâtta Fâtiha’dan sonra gene İhlâs, Felâk, Nas okunur; gene 3 tane zammı sure. Öyleyse namazın rükünleri de birbirinden farklı. Yetmez, hacet namazı insanın bir haceti olduğu takdirde geçerlidir. Burada hacet mürşidin aranmasıdır, istenmesidir. Kişi, mürşidini Allah’tan isteyecektir. Nasıl isteyecektir? “Yarabbi! Senden mürşidimi istiyorum. Bunun için hacet namazını kıldım. Çünkü sen bana bunu farz kılmışsın.” şeklinde bir talebi olacak kişinin. Yetmez, o gece yatağını kıbleyi sağa alacak şekilde dizayn edecek; vücudunu da sağa çevirip yatacak. Böylece Allahû Tealâ’nın yan üstü yatanlardan muradını da anlamış olacak kişi. Allahû Tealâ: “Otururken, ayaktayken ve yan üstü yatarken Allah’ı hep zikrediniz.” diyor.

4/NİSÂ-103: Fe izâ kadaytumus salâte fezkurûllâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbikum, fe izatma’nentum fe ekîmus salât(salâte), innes salâte kânet alâl mu’minîne kitâben mevkûtâ(mevkûten).

Böylece namazı bitirdiğiniz zaman, artık ayaktayken, otururken ve yan üstü iken (yatarken), (devamlı) Allah'ı zikredin! Daha sonra güvenliğe kavuştuğunuz zaman, namazı erkânıyla kılın. Muhakkak ki namaz, mü'minlerin üzerine, "vakitleri belirlenmiş bir farz" olmuştur.


Allah’ın muradı, bütün insanların yan üstü yatmalarıdır. Yattıkları zaman bütün ön cephelerini, vücutlarını kıbleye çevirmeleri şeklinde tecelli etmelidir yatış. Demek ki herkes aslında yatarken yatağını kıbleyi sağa alacak şekilde dizayn etmelidir ve vücudunu sağa yani kıbleye doğru döndürerek uyumalıdır. Bütün sahâbe, böyle uyuyorlardı bundan 14 asır evvel. Başka ne olacaktır? Ne yapacaktır bu kişi? Bu kişi yastıkta başını biraz sağa sola oynatıp kulaklarında kalbinin atışlarını hissetmeye çalışacaktır. Hissettiği zaman bir, 3 tane Âyet-el Kürsî okuyacak. Ondan sonra da kalbinin her atışında, kulağındaki her atışta içinden Allah kelimesini çift çift tekrar ederken, 2 hece olarak tekrar ederken “Allah, Allah, Allah, Allah” diye kalbinin her çift atışında, “Allah” kelimesini tekrar ederek Allah’tan mürşidini isteyen bu kişi uyuyacaktır. Eğer huşûya ulaşmışsa Bakara Suresinin 45. âyet-i kerimesi gereğince Allah, mutlaka o kişiye mürşidini gösterecektir.

2/BAKARA-45: Vesteînû bis sabri ves salât(salâti), ve innehâ le kebîratun illâ alâl hâşiîn(hâşiîne).

(Allah’tan) sabırla ve namazla istiane (özel yardım) isteyin. Ve muhakkak ki o (hacet namazı ile Allah’a ulaştıracak mürşidini sormak), huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir.


Demin söyledik ki huşûya ulaşmak 12. basamaktaki bir olgudur. Bundan evvel Allah göstermeyebilir mürşidini ama kişi sabrederse, huşûya ulaşmanın gerekli çarelerine başvurursa mutlaka bir gün huşûya ulaşacak ve mürşidini görecektir. Allah razı olsun.

SORU: Sayın Hocam, size son bir sorumuz olacak: Kadınlardan mürşid olur mu?

CEVAP: Mürşid, 2 ayrı cepheli bir kelimedir. İrşad eden anlamına gelir, Allah’a hidayet eden, ulaştıran anlamına gelir. Nefsi tezkiye eden anlamına gelir. Fizik vücudun şeytana kul olmasından insanı kurtaran ve Allah’a kul eden insan anlamına gelir. Bunların hepsi, mürşidin temel vasıflarıdır. Ayrıca başka vasıfları da var ama konumuz o kadar geniş değil, onlara girmek istemiyorum.

Öyleyse bu mürşid dediğimiz kişi, 2 ayrı istikamette bir hedefin sahibidir. Bir; insanları Allah’a ulaştırmakla vazifeli olan bir mürşidin görevini hiçbir zaman hanımlar yapamaz ama mürşidlik aynı zamanda insanları bilgilendirmek anlamına da geliyor. Öyleyse her devrede her zaman insanlar asıl mürşidin kendilerine verdiği bilgiyi, asıl mürşidin kendilerine verdiği bilgiyi ihata ederek başkalarına naklederler. Naklettikleri zaman onlar ilmi öğretici hüviyette bir mürşid statüsü içine girerler.

Öyleyse bütün kadınlar da mürşid olabilirler, hangi istikamette? İlmin ve irfanın insanlara öğretilmesi istikametinde. Hiçbir kadın mürşid olamaz, hangi istikamette? İnsan ruhunu Allah’a ulaştırmak istikametinde. Öyleyse mürşidliğin 2 vasfından bir tanesini; öğreticilik görevini bütün kadınlar yapabilirler. Bu istikamette hepsi mürşid olabilirler. Hangi seviyedelerse onun seviyesinin gerektiği olan ilmi başkalarına öğretmekle zaten vazifelidirler ama Allah’a ulaştırmak söz konusuysa bu noktada hiçbir kadının görevi üstlenmesi ve yapabilmesi mümkün değildir. Salâh kademesinde mürşid oluşur. Kadınların salâha ulaşmaması diye bir kaide yok, kadınlar da salâha ulaşırlar, 28. basamağa ulaşırlar ama Allahû Tealâ onları, Allah’a ulaştırıcı mürşid olmakla hiçbir zaman görevlendirmiyor.

Öyleyse kadınlar, ilmi insanlara yaymak istikametinde bütün irşad kamelerinde mürşid olabilirler ama Allah’a insanları ulaştırmak istikametinde, insanların nefslerini tezkiye etmek istikametinde, insanları şeytana kul olmaktan kurtarıp Allah’a kul olmak istikametinde mürşidlik görevi yapamazlar; çünkü bunların üçü birbirine bağlıdır. Nefs tezkiye olmazsa, ruh Allah’a ulaşamaz. Bu iki görev yerine getirilmezse fizik vücut şeytana kul olmaktan kurtulamaz. Öyleyse bu baştaki 2 görevi, Allahû Tealâ’nın mürşid olarak tayin ettiği; Allah’a ulaştırıcı, nefs tezkiye edici mürşid olarak tayin ettiği erkekler hariç kadınların gerçekleştirmesi mümkün değildir.

- Sayın Hocam, İskender Evrenosoğlu’nun sohbetine doyum olmuyor. Ancak bu akşamlık sohbetimiz bu kadar. Teşekkür ederiz. İyi akşamlar.

-Biz teşekkür ederiz. Allah razı olsun.

İmam İskender Ali M İ H R